İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Toplantıda, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerle tokalaşması eleştirildi. Dervişoğlu, bu hareketin siyasi anlamına dikkat çekerek, "Hangi amaçla HÜDA PAR'a el kaldırdıklarını, hangi amaçla DEM'e el uzattıklarını biliyoruz" ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu, son günlerde artan kadın ve çocuk cinayetlerine dair endişelerini dile getirerek, bu konudaki sorunların ciddiyetine dikkat çekti. "Çocuk istismarına 'Bir kereden bir şey olmaz' diyenleri unutmayacağız. 'Kadın herkes içinde kahkaha atmayacak, iffetli olacak' diyenleri unutmayacağız" diyerek, bu tür söylemlerin toplumsal algıya nasıl zarar verdiğini vurguladı. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin artışına dair çarpıcı istatistikler paylaşan Dervişoğlu, "Her iki günde bir en az üç kadın cinayeti ya da şüpheli kadın ölümü yaşanıyor. Bu sayı, sadece bir istatistik değil; adaletin suskun kaldığı her an yitip giden canların trajedisidir" dedi.
"Suç işleyenler cesaret buluyor"
Dervişoğlu, Türkiye'deki mevcut adalet sisteminin yetersizliğine de vurgu yaptı. "Suçlular, mevcut düzenin sunduğu müsamahadan cesaret buluyor. Ceza sistemimizdeki hafifletici sebepler, iyi hal indirimleri ve yetersiz denetimler, adeta suça davetiye çıkarıyor. Suç işleyenler, her seferinde daha da cesaretleniyor" diyerek, adaletin sağlanamamasının getirdiği sorunlara dikkat çekti.
Dervişoğlu, "Bu ülkeyi adaletten şikayet edilir hale kim getirdi?" sorusunu yönelterek, hükümetin adalet konusundaki eksikliklerini eleştirdi. "22 yıldır bu ülkeyi yöneten siz değil misiniz? Daha şimdi saydığım kadına yönelik kötülüğü dışa vuran tüm cümleler başka bir ülkenin iktidar partisi kurmaylarının sarf ettiği cümleler mi?" diyerek, mevcut iktidarın sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini belirtti.
"AK Parti'nin içi boşalmış bir kabuktan ibaret"
Toplantıda, Dervişoğlu, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) içinin boşalmış bir kabuktan ibaret olduğunu savundu. "Bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, AK Parti’yi AK Parti olmaktan, Recep Tayyip Erdoğan’ı da Recep Tayyip Erdoğan olmaktan çıkarmıştır" ifadelerini kullandı. Dervişoğlu, Türkiye’nin meselelerinin çözümünün sadece konuşmaktan değil, toplumdaki güç dağılımını değiştirmekten geçtiğini vurgulayarak, 2018 yılında geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrasında yaşanan gerilemelere işaret etti.
Dervişoğlu, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunların halk tarafından daha iyi anlaşılması gerektiğini belirtti. "Çıkın sokağa, sorun vatandaşa. Kirasını bile zor ödeyen insanları dinleyin. Kirayı ödedikten sonra kalanla karnımızı doyurmaya çalışıyoruz, diyecekler" dedi. Bu noktada, ekonomik sıkıntılara dikkat çekerken, TÜİK’in verilerinin bile kiraların yıllık yüzde 117’den fazla arttığını gösterdiğini belirtti.
"Kapalı nüfus sayımı önerisi"
Dervişoğlu, Türkiye'de sığınmacıların sayısının artmasıyla birlikte, ülke genelinde kapsamlı bir kapalı nüfus sayımı yapılması önerisinde bulundu. "Bu kadar sapık kaçak suçlu ve firarinin en kısa zamanda tespit edilmesinin tek yolunun bu olduğunu düşünüyoruz. İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya tam 729 bin Suriyeli sığınmacının adresinde bulunmadığını açıklamıştır" dedi. Bu durumun, devletin güvenliğini tehdit ettiğini ve sığınmacıların toplum üzerindeki olumsuz etkilerini artırdığını vurguladı.
Dervişoğlu, "Her gün güvende olmak için bir gün evde kalmaya razıyız" diyerek, toplumun güvenliği için acil önlemler alınması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, Türkiye'nin bir mülteci kampına dönüştüğünü belirterek, bu durumu eleştirdi.
"Gizli oturum eleştirisi"
TBMM’de gerçekleştirilen gizli oturuma da değinen Dervişoğlu, "İktidarın gerçeklerin ve doğruların milletimizce bilinmesine engel olmak üzere sözlerimize koymaya çalıştığı ambargoyu böylelikle reddettik" dedi. Dervişoğlu, Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için milletin kendi iradesiyle hareket etmesi gerektiğini belirtti. "Ne katil İsrail ne de arkasındaki güçler, Türkiye topraklarına göz dikemez, işgal edemez ve bunu aklından dahi geçiremez" diyerek, Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenlik vurgusunu ön plana çıkardı.