Ankara'da boşanma aşamasında olduğu eşi Lale Polat'ı (24) 13 makas darbesiyle öldüren ve ardından boğazını sıkarak hayatına son veren Mensur Polat'a (36) verilen 24 yıl hapis cezasının gerekçesi açıklandı. Verilen karar, hukuki çevrelerde ve kadına yönelik şiddetle mücadele eden sivil toplum kuruluşlarında büyük tepki topladı. Mahkeme, sanığa ‘haksız tahrik’ indirimi uygulayarak cezasını 24 yıla düşürdü.
Olayın Geçmişi
Sincan'da 10 Haziran 2023 tarihinde meydana gelen olayda, Mensur Polat, boşanma aşamasında olduğu eşi Lale Polat ile eşya paylaşımı konusunda bir tartışma yaşadı. İddiaya göre, taraflar arasında çıkan sözlü münakaşa sırasında, Lale Polat eşine hakaret etti. Olayın ardından Mensur Polat, sinirlerine hakim olamayarak, eşi Lale Polat’a 13 makas darbesi indirip, boğazını sıkarak öldürdü. Polat’ın vücudunda, 6’sı öldürücü nitelikte olmak üzere 13 makas yarası olduğu tespit edildi. Olayın hemen ardından, cinayeti işleyen Mensur Polat, evdeki eşyaları toplararak kamyonete yükleyip, kaçtı. Polis ekipleri tarafından kısa sürede yakalanan Mensur Polat, tutuklanarak yargılanmaya başlandı.
Savunma ve Haksız Tahrik İndirimi
Mensur Polat, mahkemedeki savunmasında, eşinin kendisini aldattığını öğrendikten sonra olay günü Lale Polat’ın kendisine “Bana bakamıyorsun, başkasını seviyorum, başkası daha iyi bakar” şeklinde hakaret ettiğini belirterek, olayın bu sözler üzerine geliştiğini savundu. Sanık, “Ben de bir anlık sinirle bu eylemi gerçekleştirdim” diyerek, kendisini ‘haksız tahrik’ altında hareket ettiğini öne sürdü.
Ankara Batı 5. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığa önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi, ancak sanığın haksız tahrik altında hareket ettiğine karar vererek cezayı 24 yıl hapisle sınırlandırdı. Mahkemenin bu kararında, Lale Polat’ın iddia edilen sözlerinin sanık üzerinde ani bir hiddet ve şiddetli eleme yol açtığı belirtilerek, haksız tahrik indiriminin uygulanması gerektiği ifade edildi.
Mahkemenin Gerekçeli Kararı
Mahkemenin gerekçeli kararında, Mensur Polat’ın eylemi sırasında Lale Polat’ın vücudunda 6’sı öldürücü olmak üzere 13 kesici alet yarası olduğu, ayrıca 9 adet de başka kesik yaraları bulunduğu belirtildi. Ancak, mahkeme, sanığın canavarca bir hisle hareket ettiğine dair herhangi bir kanıt bulunmadığını ve maktule vurulan darbe sayısının çok olmasının eylemin canavarca hisle gerçekleştiğini gösteremeyeceğini vurguladı. Kararda, eylemin canavarca hisle gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğinin, mağdurun yalnızca öldürülmesi için darbe alıp almadığı ya da öldürülmesinden zevk alıp almadığına bağlı olduğu ifade edildi.
Şüpheden Sanık Yararlanır
Mahkeme, sanığın savunmalarının delillerle çeliştiğini ancak “şüpheden sanık yararlanır” ilkesini göz önünde bulundurarak, haksız tahrik indirimini uyguladığını belirtti. Kararda ayrıca, Lale Polat’ın sanığa hakaret ettiği iddialarının soruşturma sırasında doğrulanan bir gerçek olduğuna işaret edilerek, Mensur Polat'ın ani bir öfke ve şiddetli elemin etkisiyle cinayeti işlediği sonucuna varıldığı ifade edildi. Eylemin planlanmamış ve ani gelişen bir tepki olduğu, sanığın davranışlarının ise olayın gelişimine doğrudan etkisi olduğu vurgulandı.
Kadın Derneklerinden Tepki: "Haksız Tahrik Hakkı Olmamalı"
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatlarından Nur Banu Satılmış, mahkemenin kararına sert tepki gösterdi. Satılmış, Lale Polat’ın, 13 makas darbesiyle öldürülmesinin ardından boğazının sıkılarak yaşamını yitirdiğini belirterek, Mensur Polat’ın iddialarını eleştirdi. Satılmış, “Haksız tahrik iddialarına dayanak olarak, sanığın Lale’nin kendisini aldattığı ve hakaret ettiği yönündeki söylemleri kabul edilmiştir. Ancak bu iddiaların doğruluğunu ispat edebilmek mümkün değildir çünkü olay, iki kişi arasında gerçekleşmiştir ve bir kişi ölmüştür. Sanık, kendi savunmasını desteklemek için bu iddialara dayanmış, ancak bu tür tek taraflı ifadelerle, özellikle erkeklerin sıkça kullandığı, ‘Bana hakaret etti, gururuma dokundu’ gibi iddialarla, yargılamaların erkekler lehine sonuçlanmasını sağlamak oldukça yaygın bir durumdur” dedi.
Satılmış, yargılamalarda kadınların öldürülmesinin ardından sanıklara uygulanan haksız tahrik indiriminin, özellikle erkekler lehine sürekli olarak kullanıldığını ve bu durumun kadınların yaşadığı şiddet sorununu görmezden gelme anlamına geldiğini belirtti.
Mahkemede verilen bu karar, özellikle kadına yönelik şiddet ve haksız tahrik indirimi uygulamalarıyla ilgili tepkilere neden oldu. Mensur Polat’a verilen ceza, kadın hakları savunucuları ve toplumsal cinsiyet eşitliği savunucuları tarafından büyük bir adaletsizlik olarak değerlendirilirken, “haksız tahrik” müessesesinin kötüye kullanımının önüne geçilmesi gerektiği vurgulandı. Bu dava, yargı ve adalet sisteminde yapılması gereken reformları ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama noktasında daha güçlü adımlar atılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.