İsrail’in Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan etmesine yönelik BM üyesi devletlerden tepki geldi. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 104 BM üyesi ülke ve Afrika Birliği, Guterres’e destek mektubu yayınladı.
Mektupta, İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın Guterres’i istenmeyen kişi ilan eden açıklamasına dair “derin endişe” ifade edilerek, bu tür eylemlerin BM’nin çatışmalarda arabuluculuk yapma ve insani destek sağlama görevini zayıflattığı vurgulandı. Ayrıca, Orta Doğu’daki durumun tüm düşmanlıkların sona erdirilmesi ve ilgili BM kararlarına uygun olarak Filistin ve İsrail devletlerinin barış ve güvenlik içinde yan yana yaşayacağı iki devletli çözüme doğru inandırıcı bir yol oluşturulmasını geciktirebileceği konusunda uyarılarda bulunuldu.
“Tam Desteğimizi Yineliyoruz”
Mektupta, gerilimin arttığı dönemlerde çatışan taraflar arasında diyalog ve anlayışın teşvik edilmesinin önemine değinilerek, BM Genel Sekreteri Guterres’in rolünün “çok önemli” olduğu ifade edildi. Guterres’in, uluslararası barış ve güvenliğin korunması, devletler arası dostane ilişkilerin geliştirilmesi gibi konularda hayati bir rol üstlendiği belirtildi. “Genel Sekretere ve çalışmalarına olan tam desteğimizi ve güvenimizi bir kez daha yineliyoruz” denildi.
“BM’nin Misyonuna Saygı Gösterilmesi Çağrısı”
Mektupta, Guterres’in çabalarının Orta Doğu’da kalıcı barışın sağlanması, şiddetin sona erdirilmesi ve anlamlı bir diyaloğun tesis edilmesine yönelik ortak arzuyu yansıttığı vurgulandı. “Tüm tarafları, diplomasi yoluyla sürdürülebilir ve adil bir çözüm arayışı için Birleşmiş Milletler ile yapıcı bir şekilde ilişki kurmaya çağırıyoruz” denildi. Ayrıca, üye devletler olarak BM’nin liderliğine ve misyonuna saygı gösterilmesi gerektiği ifade edildi.
“Barışçıl Çözüme Destek Çağrısı”
Mektupta, BM ile yapıcı bir ilişki içinde olmanın zorlukların üstesinden gelmek ve barışçıl bir geleceğe ulaşmak için hayati önem taşıdığı hatırlatıldı. Tüm tarafların, BM’nin çatışmaların çözümündeki kritik rolünü zayıflatacak eylemlerden kaçınmaları ve Orta Doğu’daki krizin barışçıl ve kalıcı bir şekilde çözülmesine katkıda bulunacak girişimleri desteklemeleri gerektiği çağrısında bulunuldu.