Uzman Klinik Psikolog Ecem Özcan Tatlıdil, meme kanserinin kadınlar arasında en yaygın görülen kanser türü olduğuna dikkat çekerek, eşlerin duygusal desteğinin hastaların iyileşme sürecindeki kritik rolüne vurgu yaptı. Tatlıdil, "Evlilik doyumları ve eşlerinden aldıkları duygusal desteği daha fazla olan hastalarda, depresyon, cinsel yaşam ve beden algısı ile ilgili sorunlar daha az görülür," dedi.
Meme Kanseri ve Psikolojik Etkileri
Meme kanserinin psikolojik faktörleri hakkında açıklamalarda bulunan Liv Hospital Ankara Psikoloji Bölümü’nden Uzm. Klnk. Psk. Ecem Özcan Tatlıdil, meme kanserinin psikolojik olarak en çok araştırılan kanser türlerinden biri olduğunu belirtti. "Meme kanseri, dişiliği ve cinselliği temsil eden bir organa zarar verdiği için kadınlarda önemli psikososyal ve ruhsal etkiler bırakıyor," diyen Tatlıdil, bu türün özellikle ruhsal sağlık üzerindeki etkileri bakımından dikkat çektiğini söyledi.
"Depresyon ve Anksiyeteyi Tetikleyebilir"
Tatlıdil, meme kanserinin başta uyum bozukluğu olmak üzere, majör depresyon ve anksiyete bozukluklarını tetikleyebileceğini ifade etti. Ayrıca, meme kanseri hastalarının uyku bozuklukları, kanserin tekrarlayacağı korkusu, benlik saygısı sorunları ve narsistik bütünlük zedelenmesi gibi psikolojik zorluklarla da karşı karşıya kalabileceğini belirtti.
Tanı Sonrası Duygusal Tepkiler
Kanser tanısı aldıktan sonra hastaların tepkilerinin kişisel, kültürel, sosyoekonomik ve yaş faktörlerine bağlı olarak değişiklik gösterdiğini söyleyen Tatlıdil, genellikle şok, inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme aşamalarının yaşandığını belirtti. "İlk aşamada en yaygın tepki, şoke olma ve inanmamadır. Bu süreci inkâr, ardından öfke ve pazarlık dönemi takip eder. Son olarak kabullenme aşamasına geçilir," diye konuştu.
"Her Aşamada Kaygıların İfade Edilmesine İzin Verilmeli"
Tatlıdil, kanser tedavi sürecinde hastaların duygusal durumlarının ciddiyetine vurgu yaparak, özellikle ameliyat ve iyileşme sürecinde kadınların kaygı, tedirginlik, utanç ve öfke gibi duygular yaşadığını belirtti. Bu dönemde beden algısı, benlik saygısı sorunları ve uyku problemleri de yaygın olarak gözlemleniyor. Tatlıdil, hastanın kaygı ve sorularını ifade etmesine yardımcı olmanın iyileşme süreci açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
"Psiko-sosyal Sorunlarla Karşılaşılabilir"
Fiziksel bulguların tedavi edilmemesi durumunda psikososyal sorunların kaçınılmaz hale gelebileceğini söyleyen Tatlıdil, "Enerji kaybı, yorgunluk, ağrı, bulantı ve uyku sorunları gibi yan etkiler kansere yönelik tedavi süreçlerinde sıklıkla yaşanır ve bu belirtiler uzun süre devam ederse hastalarda psikososyal sorunlar ortaya çıkabilir," dedi.
"Başa Çıkma Stratejileri Hayati Önem Taşır"
Tatlıdil, meme kanseriyle başa çıkma stratejilerinin tedavi sonuçlarını ve hastaların hayatta kalma oranlarını etkileyen en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtti. Problem odaklı ve duygu odaklı başa çıkma stratejilerinin etkili olduğunu vurgulayan Tatlıdil, inkâr mekanizmasının da bazı durumlarda devreye girebildiğini söyledi.
Eşlerin Duygusal Desteği Çok Önemli
Tatlıdil, meme kanseri tedavi sürecinde sosyal ilişkilerin sürdürülmesinin zorluklarından bahsederek, hastaların zaman zaman gerekli sosyal destekleri almakta zorlanabileceğini belirtti. Özellikle eşlerden alınan duygusal desteğin, hastaların ruhsal sağlıklarını korumada ve hastalıkla mücadelede önemli bir rol oynadığını ifade etti. "Eşlerinden yeterli duygusal destek alan hastalarda depresyon ve anksiyete belirtileri daha az görülür," diyen Tatlıdil, sosyal desteğin hastaların stresini azaltmaya yardımcı olduğunu kaydetti.
Dengeli Beslenmenin Önemi
Meme kanserinde ruhsal sağlığın korunması için yapılması gerekenlere de değinen Tatlıdil, dengeli beslenmenin, düzenli fiziksel aktivitenin ve psikoterapi desteğinin önemine dikkat çekti. Hastaların, tehlike ve tehdit senaryolarından (kanserin tekrarlama korkusu gibi) uzak durarak dikkati dağıtma yöntemlerini uygulamalarının sürece olumlu katkı sağlayacağını belirtti.